Kategori: EDEBİYAT

Dahası mı var?

Umut-Ayrılık-Sözleri-Ayrılık-Mesajları

Daha fazla geliyor. Herşey olduğundan daha fazla. Daha ağır geliyor sözler. Daha çabuk demliyor kadehler, eskisinden daha çabuk hüzünlenip daha çok kahkaha atıyorum olur olmaz herşeye. İçimdeki coşku avaz avaz bağırmayı daha çok istiyor.

Biraz daha, daha daha, dehaca bir fikir aklımı kurcalıyor. Fazlalıktan midem bulanıyor. Limit ayarlarım bozuldu bu aralar. Bazen kadehler boşalıyor ben doluyorum, aniden diriliyor sarhoşluğun tadına bakamıyorum. Bazen de çayın deminden demleniyor, kendimden geçiyorum. Onca galibiyetlerimin arasında bir tek sana yenik düşüyorum. Azdan beslenince daha da istiyor ruhum. Yetmiyor. Arttırdıkça özlemin dozunu, canımı yakıyorum.

Perişanlık ne demek bilmezdim, öğrendim. Herşey sası, anlamsız, acımasız, herşey fazla fazla yıkılıyor bu aralar üzerime. Anlamsızlıklarımın sayısı arttı. Hesap kitap birbirine girdi. İflas boyutundayım.

Keşke fazla istemeseydim seni. Daha dedikçe azaldın. Eksildin. Bittin. Hep bu dahalar başıma bela işte. Arzularla gelen dahalar, özlemlere dönüştü, özlemler kedere. Hiç umutsuzluk olmadı bende. Umutsuzluk daha çok sabırı getirdi hepsinin yerine. Tükenmeden limiti azaltıyorum. En azından sende yaşarken, senden gidebilmeye çabalıyorum.

ve76v4hmbto

Hem çok zor hem de tahminimden kısa sürüp gidiyor herşey. Bu yüzden dahasıyla doymak istiyor ruh. Açgözlü işte huyu kurusun, arsızlık ediyor. Kendimi acıtmaktan usanmadım belli. Göz pınarlarım asi, heyecanlarım sıra dışı, özlemlerim kimseninkine benzemiyor. Islanmadı mı artık ruhum yeterince? İçime içime akan nehirlerde yıkanıp arınamadım mı kalıntılarından? Yetmedi mi atıklardan dönüştürdüklerim yenilenmeme? Daha dediğin nedir söyle ey ruh? Daha ne istiyorsun benden? Sen daha dedikçe benden eksilenler artıyor.

Biraz daha sabret diyor sessizliğin. Beynimde ani bir ses balonu infilak ediyor. Yeter. Yeter diyor zihnim. Arsız ruh inkar ediyor. Yakamdan paçamdan asılan, boynuma sarılan anılarından azar azar silip süpürüp kapının önüne koyuyorum hergün ve hergün usanmadan o hain rüzgarlar süprüntülerine yeniden içeriye istifliyor.

İyi değilsin. İyisinde, iyi sevmeyi bilmiyorsun biliyor musun? Önce kendini sevmenden midir nedir başka bir varlığı sevmeyi öğrenmemişsin. Bir yanım kendini sevse beni severdi diyor. Bir yanım kendinden daha çok seveceği için korkakça kaçıp gitti diyor. Sen hangi fikrin korkaklarındansın sevgili?

resimli-ozlem-sozleri-2016-2017-2018

Bana bak. Etime buduma, dalıma yaprağıma, köküme toprağıma değil, bana bak. Gözlerime bak, sesimi duy dedikçe önüne çektiğin perdelerinle hem kör hem sağır olmayı becerebiliyorsun sen. Beceriksiz ve korkaksın da üstelik.

Cesaretin varsa sevsene beni. Cesaretinin getireceğini bildiğin mutlu olma ihtimalinden mi korkuyorsun sen? Mutlu olursan bir gün kaybetmekten mi? Seni senden götürecek tek şey ölüm değil mi? Ben bir yere gitmedim ki. Ölüm terkedilmek değil mi? Bir ölünün ağzından yazılmış yüzlerce mektubun saklandığı sandıktan bağırıyorum feryat figan. İçime akıttığın zehirin panzehiri senin cesaretin. Beni yaşat ki ölümsüz olalım.

images (27)

Teşekkür edebilir miyim?

tumblr_lhv8euaqmd1qggu39_large

Kirpiklerin arasından ışığa açılan o mücevherlerin ile ödüllendir beni. Parmaklarının ucundan ruhuma değen her neyse, yerini unuttuğum kalbimi hatırlatsın ki sırf o an için teşekkür etmeliyim Tanrıya.

Yorgun sırtımı heybetli göğsüne yaslayıp, güven, huzur bağı kollarınla sar. Sardığında beni, aldığım nefesin bir anlamı olsun artık. Ellerinin arasında kayıp olan ellerimi tut sıkı sıkı. Yalnızlık ne demek unutmalıyım. Yalnız ebedi yolculuğa çıkmadan önce son durağım ol benim ve bana yalnızlık kelimesinin anlamını unuttur.

Saçlarıma uzanması için avuçlarımdan ayrılan parmaklarınla saçlarım şefkatlensin. Geçmişten yorulmuş başım omuzunda huzur bulduğunda bırak serbest kalsın gözümdeki mutluluk nehiri. Yüzümü okşayıp gözlerime ben buradayım yalnız değilsin diye baksın gözlerin.Ben bu an için teşekkür etmeliyim Tanrıya.

İlk defa gördüğümüz bir tablonun ya da gerçek bir manzaranın karşısında uzun uzun anlat bildiklerini, hayallerini, aslında benlerini, keşke bunu da yapsaydımlarını. Daha önce tanımalıymışım seni zaman kaybetmişiz dedirt bana. Bildiklerimi unuttur. Yeniden öğret yaşamayı.

Belki de kilometrelerce uzaktayken sen, kokunu seçmeli onca insanın arasından duyularım ve deli gibi özlediğim, arzuladığım için teşekkür etmeliyim Tanrıya.

İnsani yüce hislerimi kıymetlendirdiğin için senin adına dualar etmeliyim. Senin arzuların için kendiminkileri unutup, dileklerde bulunmalıyım. Senin için yaşamayı dilerken, seni mutlu etmek adına kendimi mutlu etmeliyim.

Daha önce aklıma bile gelmeyen yerlerde, tanımadığım insanlarda, özlemim de, eksik kalan yanlarımda, tutkularımda, hayallerimde aklıma gelen benden başka bir ruhu bana hediye ettiği için teşekkür etmeliyim Tanrıya.

Yağmurlu gecelerde gökyüzünün çığlıkları ve kükremeleri korkutamadan, inadına gece yarısı sokakta bulmak istiyorum kendimi. Çıplak ayaklarla koşarken sokaklarda, sırf anneme inat su birikintisinin içine atlamak istiyorum. Üstüm başım yaşanamamış yaramazlık koksun. Kirlensin ayaklarım baldırlarıma kadar, çamur bulaşsın elbisemin etek uçlarına,  saçlarım sırılsıklam, üzerime yağan onca suyun ağırlığı ile yük olsun elbisem. Titreyen bedenimin ürpertisi ile kaçıp sığındığımız da evimize, sıcacık suyun altında ruhum ısınsın gecenin sessizliğini bölen kahkahalarımızla.

Suç ortaklığı yaptığın tüm yasaklılarımızın, payımıza düşenin hakkını verdiğimiz gecelerin ardından yorgun düşen bedenlerimiz ve unutulmaz anılarımız için  teşekkür etmeliyim Tanrıya.

Minicik saksılarda yetiştirmeye çalıştığım koskoca meyve ağacı fidelerim, yasemin çiçeklerim, sardunyalarım, küpelilerim ile sohbet ederken beni gördüğünde ne kadar deli olduğumu düşünsen de evcilik oynayan bir çocuğun tatlılığını seyreder gibi bana baktığını fark ettiğim zaman uslu çocukluğumu bir kenara bırakıp biraz yaramazlık yapmak  için kışkırtabilirim seni. İşte o andaki mahçup gülüşlerin ile bana hissettirdiklerin adına teşekkür etmeliyim Tanrıya.

Tüm ukalaca uyarılarıma rağmen kendini forvet sandığın maçlardan sonra sakatlanmalarında dır dır ederken yaptığım masajlar sırasında sen yavaşlamam için bana yalvarırken yüzümdeki şefkatle karışık muzip gülüşlerim için teşekkür etmeliyim Tanrıya.

Bir kaç günde eski haline dönebileceğini ikimizinde bildiği o kendine ameliyatlı muamelesi yaptığın grip hallerin var ya, şımarmanın sınırını bilmediğin. Bir çeşit akıl tutulmasıyla senin için endişelenme konusunda kendime engel olamazken, bir yandan da abarttığın için  kızarım belki. Senin için uykusuz kaldığım gecelerde, kendimden başka bir canın daha emanetçisi olmanın gurur ile teşekkür etmeliyim Tanrıya.

Hayatımızda eksik kalan, unutulmuş, atlanmış her ne varsa karşılıklı hissettiğimiz suçluluk duygusu var ya, işte onun adı önemsemek. Önemsemek kavramını kendim dışımda başka bir ruh ve ikimizin ruhundan oluşacak başka bir ruh için hissettiğimde teşekkür etmeliyim Tanrıya.

Tanrı ve yaratılmışların iletişimi dualar ve teşekkürler ile olur. Karşılığında bahşedilen mükafatlar ile yürüyor Tanrı kul arası bağlantı halleri. Dualar kısmını bitirdim.

Sen gelmeden teşekküre değer sağlığımdan ve sahip olduklarımdan başka bir varlığım yok. Elimdekiler için ettiğim teşekkürlerim ezberlendi artık. Hadi gel de teşekkür görevimi yerine getireyim. İşitilmemiş bir şükran etme hissi yarat bende. Bekliyorum.

Tanrı bizden teşekkür bekliyor anlıyor musun?.

 

 

 

Hazır mısın?

 

şemsiye sonbahar

Korumuyorum kendimi… Sığmıyorum kendime.İçimde yerim yurdum daraldı .Bedenimin nehirleri akarken delice, tüm filizlerimin sebebi hücrelerim daraltıyor içimdeki beni.

Her alınan nefeste yaşamı hissetmek olmasa, acıkmak, susamak, uyku hali, yaşam ile yaşamamak arası bir yerlerdeyim. Omurgamın tam ortasında sırtımdan göğe açılmak istiyor kanatlarım, içindeki Tanrı’ nın hediyesi ile uçup gitmek adına huzur denilen diyarlara,amansız bir hazırlık halinde benden habersiz.

Korunmak istemiyorum. Korumak istemiyorum kendimi. Şemsiyemi ormanda bilerek yitirdim. Ayağımdaki botları, üzerimdeki montu, başımdaki bereyi, boynumdaki atkıyı ve tüm bunların içerisinde bedenimi örten giysilerimi, giysilerin altındaki bedeni çıkartıp attım. Sırf içimdeki beni dinlemek, hissetmek istiyorum.

O yağmur, fırtına, kar, tipi yağarsa yağsın. Üşümek yok. Alevler sarsın. Yangınım, kıyametim olsun yanmak yok. Isırgan otlarından bir kürk giydim üzerime.Her yanım kızarıp kaşınacak, kaşındıkça darbelerimle kanayacak, yara olacak. O yaralara tuz basacak birileri.

Biliyorum, üfleyince de geçmeyecek o ağız yanığı, yürek acısı.Tavadan yeni çaldığım kızarmış patatesi üflemeden yutacağım anneme yakalanmamak için. Ağzım, boğazım yanacak. Bile bile çiğnemeden yutacağım.

Yasaklanan, ayıplanan, kabul görmeyen ne varsa yeniden listeleyeceğim kendim için. Öyle kulaktan dolma ezberlerimle değil. Kendimce olması gerekenler, kesinlikle olmamalılarım olacak.

Neden mutlu olmalı, neyle yetinmeli insan demeyeceğim. Beni ne mutlu ediyor, ne bana yetiyor diye soracağım kendime ve üzerine gideceğim, sahip olmak için.

İnsan yaşarken başkalarından öğrendiği hayatı kendini unutuyormuş meğer.Ne çok erteliyormuş kendi için olması gerekenleri. Ne istedim bugüne kadar? Hangi istediğime sahibim? Nerede yaşamak benim için en doğrusu olurdu? Nasıl para kazanmalıydım? Nasıl ve nerede eğitilmeliydim? Neyi bilmek zorundaydım, neyi öğrendim?

En son ne zaman mutluydum? Hangi yaşamda daha mutlu hissediyordum kendimi? Neye sahip olursam daha mutlu olacağım artık?

Sorular ve sonsuz cevaplar.Yaşananlara karşı pişmanlıklar olmasa da ne kadar da zaman kaybediyor insan.”Zaman” en kıymetlisiymiş insanın oysa.

Mecbur hissettiğin her şey senin zamanından çalıyor. Öyleyse bu mecburiyetleri anlamlı ve eğlenceli hale getirmeli insan. İyi bir kariyer yapmak, iyi kazanıp dilediği gibi yaşamak için yine aynı sıfatla nitelendirilecek bir şey yapman lazım değil mi? İyi bir eğitim almak. Bir şekilde ailen ve sen yönetebildiğin kadar bunu yapıyorsun. Sıradaki kariyer sahibi olmak, bunu da yapıyorsun. Bunlar hayatın mecburiyetleri. Bir çok insan istemediği hayatların içinde kayıp oluyor.

Peki. Seni mutlu edecek bir meslek ve eğitim için mi harcadın zamanını?

Nasıl harcadın zamanını? Bundan sonrasında ne yapacaksın?

Ben öğretilmişlerimi silmek, belleğimi sıfırlamak istiyorum. En azından buraya kadar sahip olduğum zaman kayıplarımda öğrendiklerim, tecrübelerim bana bugünleri hediye etti.

Başıma gelen en güzel hissin tadını çıkartmak istiyorum. Kendimi buldum ben. Kayıptım. Buradaymışım.Bu his beni umutlandırdı. Benim dışımda bana ait olmayan hayatları yaşamak zorunda değilim artık. Kendi istediğimi gerçekten hissettiğim gibi yaşamak, hayatımın geri kalanında daha mutlu, daha heyecanlı sıra dışı anılar biriktirmek istiyorum.

Klasik bir hayatı noktaladım artık.

Şimdi geçmişten ruhuma zihnime yapışmış her ne varsa hepsini geride bırakıp, her şeyin yenisi için ruhumun sarayına ait o görkemli kapıyı açtım, bekliyorum. Sarayımda yaşamaya layık bulacağım ne varsa sorgusuz, yargısız, tüm yalınlığımla karşılama törenime hazırlanıyorum.

Parmaklarımı kenetleyeceğim başka bir eli tutacağım, en çok aynada kendimi izlemekten keyif alırken, kendimden başka bir manzaranın her mevsimini izlerken huzur bulacağım.

Her anı başka bir müjde gelecekmiş gibi sabırsızlıkla bekliyorum.Dünyada olduğum için mutlu olacağım ne varsa akın akın geliyor bana doğru hissediyorum.

Geçmişle tüm hesap defterlerimi kapattığım gün, önümdeki yol aydınlanacak ve bir daha arkaya dönüp bakma yetimi kayıp etmiş gibi ilerleyeceğim. Son tepe kaldı önümde. Onca tırmandığım dağın ardından son tepe. İnandım.Başaracağım.

Sevgili geleceğim, bugün işim senin inşaatında en yetkili mimar olarak çalışmak. Üstelik mimarlığın tüm dallarıyla ve can havliyle başladığım bu inşaat dan oluşacağına inandığım görkemli geleceğim için çok heyecanlıyım.

Hazır mısın yarınlarım?