Daha fazla geliyor. Herşey olduğundan daha fazla. Daha ağır geliyor sözler. Daha çabuk demliyor kadehler, eskisinden daha çabuk hüzünlenip daha çok kahkaha atıyorum olur olmaz herşeye. İçimdeki coşku avaz avaz bağırmayı daha çok istiyor.
Biraz daha, daha daha, dehaca bir fikir aklımı kurcalıyor. Fazlalıktan midem bulanıyor. Limit ayarlarım bozuldu bu aralar. Bazen kadehler boşalıyor ben doluyorum, aniden diriliyor sarhoşluğun tadına bakamıyorum. Bazen de çayın deminden demleniyor, kendimden geçiyorum. Onca galibiyetlerimin arasında bir tek sana yenik düşüyorum. Azdan beslenince daha da istiyor ruhum. Yetmiyor. Arttırdıkça özlemin dozunu, canımı yakıyorum.
Perişanlık ne demek bilmezdim, öğrendim. Herşey sası, anlamsız, acımasız, herşey fazla fazla yıkılıyor bu aralar üzerime. Anlamsızlıklarımın sayısı arttı. Hesap kitap birbirine girdi. İflas boyutundayım.
Keşke fazla istemeseydim seni. Daha dedikçe azaldın. Eksildin. Bittin. Hep bu dahalar başıma bela işte. Arzularla gelen dahalar, özlemlere dönüştü, özlemler kedere. Hiç umutsuzluk olmadı bende. Umutsuzluk daha çok sabırı getirdi hepsinin yerine. Tükenmeden limiti azaltıyorum. En azından sende yaşarken, senden gidebilmeye çabalıyorum.
Hem çok zor hem de tahminimden kısa sürüp gidiyor herşey. Bu yüzden dahasıyla doymak istiyor ruh. Açgözlü işte huyu kurusun, arsızlık ediyor. Kendimi acıtmaktan usanmadım belli. Göz pınarlarım asi, heyecanlarım sıra dışı, özlemlerim kimseninkine benzemiyor. Islanmadı mı artık ruhum yeterince? İçime içime akan nehirlerde yıkanıp arınamadım mı kalıntılarından? Yetmedi mi atıklardan dönüştürdüklerim yenilenmeme? Daha dediğin nedir söyle ey ruh? Daha ne istiyorsun benden? Sen daha dedikçe benden eksilenler artıyor.
Biraz daha sabret diyor sessizliğin. Beynimde ani bir ses balonu infilak ediyor. Yeter. Yeter diyor zihnim. Arsız ruh inkar ediyor. Yakamdan paçamdan asılan, boynuma sarılan anılarından azar azar silip süpürüp kapının önüne koyuyorum hergün ve hergün usanmadan o hain rüzgarlar süprüntülerine yeniden içeriye istifliyor.
İyi değilsin. İyisinde, iyi sevmeyi bilmiyorsun biliyor musun? Önce kendini sevmenden midir nedir başka bir varlığı sevmeyi öğrenmemişsin. Bir yanım kendini sevse beni severdi diyor. Bir yanım kendinden daha çok seveceği için korkakça kaçıp gitti diyor. Sen hangi fikrin korkaklarındansın sevgili?
Bana bak. Etime buduma, dalıma yaprağıma, köküme toprağıma değil, bana bak. Gözlerime bak, sesimi duy dedikçe önüne çektiğin perdelerinle hem kör hem sağır olmayı becerebiliyorsun sen. Beceriksiz ve korkaksın da üstelik.
Cesaretin varsa sevsene beni. Cesaretinin getireceğini bildiğin mutlu olma ihtimalinden mi korkuyorsun sen? Mutlu olursan bir gün kaybetmekten mi? Seni senden götürecek tek şey ölüm değil mi? Ben bir yere gitmedim ki. Ölüm terkedilmek değil mi? Bir ölünün ağzından yazılmış yüzlerce mektubun saklandığı sandıktan bağırıyorum feryat figan. İçime akıttığın zehirin panzehiri senin cesaretin. Beni yaşat ki ölümsüz olalım.