Ay: Aralık 2015

Ne gelsin istersin ?

image

Şans denilen yakışıklıyı bekliyorum.Tüm heybetiyle hayatıma gelmeli artık. Mümkünse sırt çantasına biraz huzur, mutluluk, bereket çok miktarda da sağlık koysun.

Şans gelirken eli boş gelmez bilirsiniz. Başarı ile de anlaşmışlardır şimdi. Dünya üzerinde ne kadar güzellik varsa şansla arası iyidir. Yalnız çıkmaz yola.

image

Hiç tadına bakılmamıs lezzetli bir mönü hazırlıyordur şimdi. İçinde kıymetli dostların keyifli sohbetleri,  bol kutlamalı anılar, neşe ile çekilecek fotoğraflar, yeni bir meyve üretmek isteyenlere en şirininden yaratılacak bebekler,  uzun zamandır hasretle beklenen sürpriz teklifler, düğünler, partiler, mezuniyetler, eğlenceli seyahatler ve daha neler barındırır kim bilir…

image

Her birimizin isteklerine zahmetsiz kavuştuğu, başımıza gelen en kötü şeyin bir iki günde atlatılabilecek Grip olacaği bir yıl dilerim.

Bu yıl, sevdiklerim için kendi dileklerinin gerçekleşeceği günleri getirsin.  Kendim için şanslı ve mucizeler ile dolu günler diliyorum.

image

Pişşşt benim sevimli mucizem,  kollarımı kocaman açtım, heyecanla seni bekliyorum. Üzerime sağanak yağış halinde yağmasını dilediğim her ne varsa işe çiseleme ile başlayabilir. Sorun değil, sonra akışı hızlandirabiliriz.

image

Hadi tutmayayım ben sizi. Şimdi eğlenme zamanı.

Mutlu yıllar…

Tanrıya küçük bir not: Lütfen bu günden itibaren evi, yemeği, giyeceği olmayan insanlara hatta hayvanlara yardım edecek insanların sayısını arttır.Dünya yaşanılacak bir yer olsun.Amin…

 Iskaladım…

  
Tüm olasıksızlıklara rağmen beynin ıskalamayı seçmesi ne kadar da anlamsız. Müşterek bir olasılıkta karşılaştığımız bu dünyada, bile bile görmezlikten gelmek niye?

Saçma bir gururun arkasına sığınmak suretiyle boşvermek için bazen ahmak olmak gerekir dediğim anlar oluyor. Ahmaklaşmak için en kıymetlilerinize sığınmak ise işin en komik tarafı. Gurur, ego pisliğinin esaretinden, olması gerektiğinin dışında güzergahlarımız var.

Planlanmamış karşılaşmalar, bir saatin içinde defalarca oluyorsa ve her seferinde temassız göz değmelerinden donup kalmak suretiyle karşı karşıya kalıyorsan, bu artık tesadüf olmaktan çıkmıyor mu? Tesadüf dediğin beklenmedik rastlantılar değil mi? Aynı yerde, aynı havayı solurken çakışan yolların köşe başında, seni olduğun yere çivileyen bir varlık varsa karsinda, görmezlikten gelmek niye?

  

Birbirine değen gözler, ilk anını yakaladıktan sonra bir sonrakinde koluna gülümsemeyi takar. Kolunda şirin gülümsemesi ile defalarca karşı karşıya gelen gözler, görmezden gelirsen, az sonra sana hesap sorar. Keşkeler listene bir madde daha yazmak zorunda kalırsın. O gözlerin sihirine sıcak bir merhaba eklenirse belkide mucize dogar. Kim bilir?

image

Bu aralar üstüm başım hüzün ve şanssızlık kokuyor. Hayatın sihrine ihtiyacım var. Kendimi eğlendirmek için ne kadar çaba sarf etsem de dışarıdan görüntüme yarıyor, içeride pek bir değişiklik yok. Tam oldu derken herşeyin yerinde saymasıyla zaman kavramı karma karışık oldu bu aralar.

  

Teğet geçmeler, ıskalamalar, paralel giderken yapılan sapmalar,çarpmalar, bölmeler derken bu hayat matematiğinden yorulduk. Gerçekten bir mucize yaratmalıyız benliğimizde. Ah bu benim bildiğinden şaşmaz hallerim, ah bu ayak bileğime bağlanıp yoluma engel olan endişelerim, kuruntularım, tedirginliklerim, umutsuzluktan beslenen mutsuzluklarım, olmuyor artık anlaşalım. Şiddetli geçimsizlik nedeni ile hepinizi boşuyorum bugün.

Yeni yılda yeni hayat, yeni hayatta ise sizin gibi kelimelerden oluşturmadığım cümlelerim olsun istiyorum. Hiç itiraz istemiyorum sırayla terk edin beni lütfen. Bekleyen umutlarım, şans kapılarım var.

  

Huzurla sarmaş dolaş mutluluk da gelecek birazdan. Şans, onları bana getirmek üzere bavuluna eklemiş yeni yılın. Biletleri de satın almışlar, hep birlikte geçmişten bugüne yola revan olmuşlar canlarım. Buyursunlar gelsinler. Şimdi sıra sende adı aşk olan mucizevi varlık, kes biletini, iki kişilik çık yola, şimdi hemen şurada sana konum bildiriyorum. Adresi şaşırıp kayıp olmayasın. Koordinatlar hazır. Hadi bakalım. Hasretle bekliyorum. Iskalamak yok ona göre…

Temassız dokunuş…

image

Gece örtünce üzerimi, gözbebeklerim terk ediyor beni. Gün boyu şahit olduklarından biraz bıkkın ve unutmak isteği ile kaçıyor dünyanın en karanlık kuytularına. Uyumaya hizmet etmese de sımsıkı kapatıyor kendini. O kadar sıkmaktan mı oluyor bilmem, içindekini dışına sızdırıyor ruhun kapaklı servetinden sırrını.

image

Dudaklar onca saat anlattıklarından uzak, tek bir isim için hizmet ediyor geceye. Kalın ve şehvet esiri kırmızıların arasından sayıklanan ismin inadına inkarcı zihnimle savaş meydanında yorgun düşünce, gözler eşlik ediyor geceye. Sırılsıklam içim dışım. Yıkayıp geçtin yüzümü gözümü de doymadın be insan. 

image

Yanaklarım hasret kaldı, mutluluk fotoğrafına canı gönülden poz vermeyen dudaklarımın kavuşma anlarına. Kulaklarıma ulaşmayı bırak, yanaklarıma doğru bir esneme dahi yok. Mühürlenmiş gerçeklere. Dost akşamları ve beyaz yakalı günlerde mecburiyetten açılan güller gibi dudaklarım. Genetiğine hormon karıştırılıp oldurulmuş gösterişli bir meyve gibiyim. Meyve gibi görünen, sası bir olgunluktayım. 

image

Yastığın diğer ucundan yüzümün kıvrımlarını izlediğini bile bile keyfini çıkartmanın şımarık tadındayım bazen. Yüz mesafemizin mesafesizleşmesi en çok istediğim ama yokmuş gibi yaşamaya alıştığım hislerimin yularlarını sıkmaktan acıyor avuçlarım. Kanıyor parmak aralıklarım. 

image

Dudakların dokunuyor alnıma, burnuma. Parmaklarının arasından geçip gidiyor saçlarım ve yanağımın bir tarafı diğer tarafını kıskanıyor. Avucunun altında kalan yüzümden içeri sızıyorsun. Şefkatle tanışıyor bedenim önce. Şefkatle kolkola sevilmek geçiyor üzerimden. Sevilmek arkasından sevmeyi sürüklüyor davetsiz misafir gibi. Şahitsiz suçlar gibi diyor Sezen. Dışımdan göremediğin suçlar işliyorum. Haddim olmadan seni sevmeyi öğreniyorum. Sevmek haddini bilmekle birlikte anlaşamıyor işte. Hadsizlikle sıkı dost olmuşlar bir kere, birlikte asilik ediyor, hayatın anlamını değiştiriyorlar.

image

İnsan ne kadar da kendine karşı bazen. Ne geçimsiz bir ikili. Zaman ile de daima rakip. Zaman koştukça son nefesine sakladığı hırsı ile peşinde insan. Ya kaçırıyor, geç kalıyor ya da ileriden geriye dönebilse keşkelerinde boğuşuyor. 

image

Kaçırdıklarım, ıskaladıklarım, kayıp ettiklerim ile kalmak istemiyor benliğim. Ulaşmak istediklerim, adresi belli olmayan gidilecek yerlerimin güzergahında kaybolasım var. Hiç bilinmediğim, bilmediğim bir yerde uyanma isteği bazen benimki. Bir adım bir adım daha gayretle ilerlemeli.

image

Temassız dokunuşlarınla sahip olduğun bendesin. Bana hizmet eden ne varsa hizmetinde ve ben kendimi terk etmek üzereyim. Ah bu terk edişlerin geri dönüşleri. Kendinle kalır kendini mağlup edersin işte böyle geceleri. Kazanan, sen değil, seni kazanan olur her zaman. Bu kaybedişler en manasız mutlu oluşlarının tarifi. Kaçtıkça avlanırsın.

image

Korkular, endişeler, kırıklıkların sandığının altından çıkarsan bir gün bile bile, döneceğin yer bellidir.Bile bile hep uçurum kenarında yaşar insan. Biri tuttuğu bileklerini sıkıca kavrar ama sarkıtır aşağıya doğru. Düşmeyi göze alırsan adı aşk, sonun kim bilir olur. O bilekleri başka bir avucun içine teslim ederken vazgeçtiğin kendinle boşlukta sallanır durursun. Önceleri sallanmak eğlenceli ve heyecanlı, herşey yolundadır. Yorgun eller bırakmaya karar verirse o narin bilekleri işte o zaman aşkın muhteviyatı değişir. 

Sen her bir cadden ve en ücra köşelerinle değişime hazır mısın? Unutma bu gerçek bir devrim. Kuvvetli bir işgal altındasın. Hükümdarlığını, sultanlığını kayıp ettiğin topraklarında yaşayan sen bile değilsin. Gelsin bakalım…

“Beni seveceksin” romanımdan…

292742_2174239390059_2442718_n

“Kocaman ellerini kuvvetiyle kavradığı belimin üzerinden çekip, sırtımın tüm parçalarında gezdirirken ilk kez sevdiğini hissetmeye başladım. Bir kadının sevilmesi böyle başlıyordu demek.

Bir eliyle saçlarımın altından kavradığı ensem bu sefer zorla tutulmuyordu. Saçlarımı kokluyordu. Ensemi kavrayan elleriyle kendisine çektiği başımın en uyarıcı yeri ile dudaklarımla baştan çıkartıyordu beni.

Dudaklarının arasında ıslanan vücudumun her bir parçasını hissetmeye başladım. Sanki gözeneklerimden havaya savrulan bir koku vardı etrafta.

Tutku iştah kabartıyordu. Biraz daha öpmeliydi. Daha fazla sevmeliydi beni. Daha çok hissettirmeliydi kendini.

Konuşmasına katlanamazken ağzından damlayan şehveti ile sardı bedenimi.

12241393_944491215610933_621116153604917110_n

Saçlarımda gezinen elinin, sevgiden başka bir şey için orada olmadığını bilmek bile kendimi iyi hissettiriyordu. Oysa ki saçlarım onun işini kolaylaştıran bir yardımcıydı. Şimdi ise bana sadece sevildiğimi hissettiriyordu.

Göğüslerimi ısırmasından bile rahatsız olmadığımı fark ettim. Hızlanan hareketleri ile irkilmemden rahatsız olduğu her an, yavaşlamaya beni rahatlatmaya çalışıyordu.

12299142_955320814527973_7905376384886327282_n

Suyun içerisindeki dalgalanmada bana hissettirdiği şey, bu his ne zaman oluştu? İçimden bir kelebek kanatlarını açıp birden bacaklarımın arasındaki mağarasından dışarı kaçtı, özgürlüğüne uçtu sanki.

Uzun uzun birbirimize sarıldık. Ağlamaya başladık. İkimizde ağlıyorduk. Bu neyin rahatlamasıydı anlayamıyorum.”

“Beni seveceksin” adlı romanımdan küçük bir hediye…

Büyük ikramiye…

Gidicek yollarım, söyleyecek ağır sözlerim var. Vazgeçmişliklerimle susuyorum. İncinmenin ne demek olduğunu iyi bilirim.  Canın kırılırken çıkan o ses var ya için yırtılır gibi olur, sırf o sesin dayanılmazlığına şahit olduğum için sana kıyamıyorum. Sırtımı döndüğüm sen değilsin aslında, içimde bunca yıl gereksiz beslediğine inandığım gururum. Gurura sırtıma dönüyorum ben. Gurur beni senden uzaklaştırıyor. Umut ile de aram açık bu aralar. Huzura haber yolladım gelmesi için , mektubunda elbet bir gün yazmış bana. Sabırla dost olduk oturup huzurun gelmesini bekliyoruz.

Kaç bahar kaç kış ve sayısını unuttuğum kadar fırtınanın içinden geçtim. Seninle her mevsim yaz olsa gerek, hani şu en sevdiğim. Denizin  içine kurulan masalarda yenilen lezzetli mezeleri şımartan, içine istediğini doldurduğun kadehlerin keyfindeyim. ” O sensin” diyor Sezen. Sezen her zaman ne diyeceğini iyi biliyor. İçimi kıskaçlarıyla sıkıştıran yengeç, yerimi daraltıyor. Kolumu kanadımı kırıyor hiç yoktan yere. Sebepsiz ve fütursuzca, mütemadiyen zihnim onun esareti altında. Onda takılı kalmayı ne de çok seviyor.

 Yaseminlerden  bir köşe yaptım bahçemde. Sırtımı yanlarındaki ağaca yaslayıp gölgesinde okuyorum seni. Yazdıklarımda gözlerim, okuduklarımda sen varsın yine. Masallardaki sihirler gibisin. Hain cadı büyüledi beni. Seninle karşılaştığımdan beri derin bir uyku halindeyim. Hayat koşar adımlarla alıp başını gidiyor. Ben senin hapsinde olduğum yerdeyim. Günler geceler üzerimden geçiyor. Ay güneş yarışıyorlar adeta hayatı sonlandırmak için. Ben en sonundayım, sendeyim.

 Bir sana anlatıyorum,  bir kendime biraz da eşe dosta ama anlatılan konu hep aynı anlıyor musun? Kayıp olup bulduğum yolun sonu sensin. Sabah günümü aydınlatan o sızıntı şeklindeki ışık var ya perdenin arasından kaçak giren odama. O ışık sensin. Ne şımarık ve yaramaz bir his bu benimkisi. Lafa söze de gelmiyor. Başına buyruk asi. Hiç beni dinlemiyor. Belkide  asilik aşktır kim bilir? Aşk asidir belki. Özgürlüğün ta kendisidir. Kendini bile dinlemediğin hallerdir aşk halleri. Her bir varlığa karşı sağır ve kör olmaktır belki. Yalnız onu görür onu duyar, hisseder ve yaşarsın.

Güzellikler için de başka bir güzel aşk. Tanrı’nın bahşettiği en kutsal his. Tek başına yaşamanın da ayrı bir asaleti var. Karşılıklı yaşanırsa adı ilişki oluyor. İlişki aşkı içinde tutarsa hayatın anlamı oluyor. Hadi gel hayatı anlamlandıralım desem inanır mısın bana?

Hevesim kaçtı ilişkilerin aşksız oluşlarından. Aşksız dokunmaların anlık zevkleriyle övünen salyalarını toparlayamayan aciz insanlardan dolayı kirleniyor aşkın adı. İlle de bencilerden. Ego gurur gibi saçma kelimelerden beslenenlerden kirlendi aşk. Yalın insan kalmayınca aşkın saflığı da piyango olasılığı gibi oldu. Biz yine de biletimizi alalım da belki bize çıkar… En azından bileti almamış olmayalım dediğimiz günlerdeyiz.

Kalitesini yitirmeden saflığını kirletmeden yalınlığını bozmadan bir aşk biriktirdim sana gel artık al büyük ikramiyeni….

Seni yüklüyorum ruhuma…

image

Veranda da asılı Deniz kabuklarının rüzgarla yarattığı ezgi ile bol köpüklü bir kahve içiyorum hayata karşı. Bazen de Merlot ya da uzo ile demleniyorum. Hassas tabanlarımdan ayrılamayan çimlerin huzuru ile çağa ulaşmış daktilo seslerinde dökülüyor zihnimdeki birikintiler.

image

Gece ay ile sabah güneş ile doğuyorsun içime. Deniz’in tuzu kızartırken gözlerimi yorgunluğumda dinleniyorum.Tıpkı seninle dolduğum gecelerin kokusu gitmesin diye suya deymediğim gibi Deniz üzerimde kalsın istiyorum. Kurulanmıyorum.Güneşle vücudumun üzerinde buharlaşan su damlalarının beni terk etmesini izlemek hoşuma gidiyor.

image

Etrafımdaki her konumda senden bir parça var. Gözlerimin muayyen anları, gece ile kavuştuğu saatler, tüm açılış ve kapanışlarında hep sen varsın. İşten ve diğer tüm meşguliyetlerden arta kalan zamanlarda aklıma gelsen sanki daha kolay olacak hayat ama senden kalan zamanlarda hayata konsantre olmaya çalışıyorum. 

Nereden geldin şimdi aklıma dediğim bir an olmadı. İnsan kendi içinde yaşattığını, ruhuna yüklediği vazgeçilmezlerini düşünmeden nefes alabilir mi? Sende kaldım ben. Olduğum yerden de memnunum. Başka bir yolum, adresim yok. 

image

Yalnızlığın senfonisi kulaklarımda beni dansa davet ediyor. Dans etme ritmim sensin.Sensiz ritmim yok. Bedenimle ruhum arasında yaşanan küslük hallerinden senkronizayon sorunu yaşıyorum.

Anladım ki ben hep yaz olsun istiyorum. İçimin üşümeleri bitmedikçe güneşe hasretim çoğalıyor. Denizi arıyor içimin yangınları. Biraz çiçek, yeşillik, ağaç ve martılar lazım güneş içimi ısıtırken. Huzurun adı gelişin ve gitmeyişin ama senin ne gelesin ne de kalasın var.

image

Klavye delikanlısı hayranlarım, bekarmış gibi yaşayan evli taliplerim, gözleriyle beden soyabilecek becerileri olan çapkınlarım, platonik rakiplerin, cüretkar asilerin, sahte kişilikleriyle her gün yeni bir insan olmaya çalışan adamların arasında sadece sen de kalmak hevesindeyim. Herkes için asıllı asılsız yakıştırmalarım, konu sen olunca kendimle bile kavgalarım var. Sezen Aksu boşuna yazmamış o dizeleri, boşuna dememiş ” Ben sen de tutuklu kaldım” diye. Benimki tıpkı Sezenin feryadındaki gibi. Ben senin zindanlarında gönül rızasıyla esir oldum. Tahliye olmaya da hiç niyetim yok. Vatan toprağı koruyan asker gibiyim. Terhis beklemeden sensizliğe rağmen bendeki seni koruyorum sevgili. 

Sıkıl artık yaşadıklarından. Bir an olsun dur dinle kendini. Belli mi olur seni ikna eder… Gelir kalır sahip olduğun tahtında alırsın yerini. Benim cihanım sensin gel de yönet bendeki seni. 

Kendine bir güzellik yap…

image

Enkazın altında değilim.Etraftan kopan parçalar üzerime sağanak yağıyor. Başkalarının yıkıntılarının altında kamburlaştım. Üzerine giymedikleri sorumluluk elbisesini adeta bir tedavi gömleği gibi bana yakıştırıp, çözemeyeceğim bağlarıyla sımsıkı düğümler atıyorlar.

Olmak istediğim manzaranın karşısında değilim. Keyfimde kaçtı. Çay da demlemiyor, rakı da. Şaraplı da şarapsız da günler aynı mayhoşlukta. Neşeden değil kederden boşalıyor kadehler ve bazen de çırpınmanın ağır yükü ile taşıyor.

image

Galata’nın sokaklarını yüksek topuklarla gezmek kadar acı verici, rahatsız edici bu aralar önüme sunulanlar. Kuleye karşı ya da kuleden seyredilen manzaralara, keyifte hasret kaldım.
image

Boğaz mavinin, martının, dalga köpüğünün dışında içime başka bir varlık işliyor, aslında fark etmek istemediğim. Düpedüz yalnızım be arkadaş. Kaçacak sığınacak tek bir adresim var, oda ben.

image

Üşüdüğümde yarım eldivenlerimin içinden özgürlüğüne fışkıran parmak uçlarım öksüz. Kulaklarım hiç bir manalı fısıltıyı işitmeyecek kadar yetim. Gözlerim zaruri ihtiyaçların dışında başka bir gözün içinde kayıp olmayacaksa ve sürekli ağlamak görevini yerine getirmek için çabalıyorsa günler, haftalar, aylar boyunca kapalı kalsınlar lütfen. Kamaştıran büyülü bir ışığa kadar mühürledim gözlerimi de.
image

Yanaklara doğru esnemeyi unutmuş dudaklara ne demeli? Bedeni beslemek, gerektiğinde konuşma eylemine destek vermek için mi yaratılmış sadece. Sahtekarlığından utanıyorum artık. Sırf işe yarasın diye yüzümün ortasına estetik katıyorum onunla. Dudaklarımla gülümseyip, gözlerimle yalanlıyorum. İkisi de başarılı aktör oldular. Tutku ile hareketlenmek ne demek unuttular. Esnemek ve kocaman açılıp etrafa neşe saçmayı yeniden nasıl öğretirim bu dudaklara ben.

image

Saçlarım tarak ve kuaför elinden başka dokunulmak nasıl bir şey bilmiyor. Tellerin arasından geçecek, üzerinden okşayacak başka bir el ile tanışmadılar. Tanıştıklarına da alışamadılar aslında. Sahteliği hemen anlıyor benim akıllı bedenim ve reddediyor ruhun komutlarını.
image

En yalın halinle gel. Üzerindeki olmak istediklerinden yarattığın elbiseni çıkart at. Olduklarınla gel artık. Cebindeki biriktirdiklerini bana döndüğün köşebaşındaki konteynıra at. Yenilerini biriktireceğiz seninle. Öğrendiklerin, bildiklerin de zihin sandığında kalsın şimdi. Hiç bir şey bilmiyormuş gibi gel. Öğren beni. Bana kendini anlat. Öğret.
image

Vücudumdaki her zerrenin bir anlamı, yeni yeni görevleri olsun sayende. Aşka hizmet etmek için sabırsızlanıyorlar biliyorum. Pas tuttular uzun zamandır. Üzerlerine yağan yağmurdan küf tuttu duvarları, rutubet kokuyor her yanım. Yaşam beni yaşarken, ben mış gibi yaparak yaşıyorum. 
image

İçimi ısıtan sabah güneşine sığındım yine. Biraz ileri gitsem gölgede donacağım. Yüzümden damlayıp, içimden akıp geçiyor yağmur nemlenmiyorum, bildiğin sırıl sıklam oldum. Üstüm başım aşk kokuyor. Aşktan kapattım kendimin zindanlarına benliğimi. Huzuru nerde bulurum iyi biliyorum ama bana gelmesini bekliyorum. 

Unuttuğum ve unutmak için kendimi zorladığım ne varsa hepsinden vazgeçiyorum. Umutsuzluğun içinde hapsolan mutsuzlukla aram açık. Mutlu olmak için seni diliyorum. Seni izliyorum. Senin mutluluğunda huzur buluyorum. Kendine bir güzellik yap. Gel Mutlu et ben de kendini.

Aynayı kırma…

image

Önce kendi ile iletişime geçer insan.Kendini dinler. Gözler güne açıldığında ilk kendi ile konuşur. Sessiz başlayan iletişimde ilk önce yatakta daha ne kadar mayışmalıyım sorusunu sorar. Belki de yanında uyuyana karşı içini gıcıklatan arzuyu bastırmak için kendini ikna etmeye çabalarsın. Baş edemezsen harekete geçersin.

image

Saati beş kere ertelemiş ve geç kalmışsa kendi ile kavga eder insan. Hele bir de uyandığında yeni günde yaşanacak olumsuzluklara önceden tahmin ediyorsa ve o ortamda da bulunmak istemiyorsa, kavgası uzar gider.

Her sabah ne giyeceğimiz , gün içinde neler yaşayabileceğimiz hakkında küçük bir sohbet ederiz kendimizle. Bazen bu işe götüren yolda, tuvalette, duşta asansörde de olabilir.

image

Kendi arabamızla yoldaysak ve yalnızsak, trafikteki diğer araç sürücüleri ile etkisiz iletişim kurmanın yanında, neredeyse tüm gün ya da önceki gün, bazen de planlanmış günler hakkında sessiz gevezeliğimiz sürer gider.

Bulunduğumuz yerin hiç önemi olmadan, etrafımızdaki insanlar hakkında kendimizle dedikodular yaparız ve bu dedikodulardan bazen en yakınımızın bile haberi olmaz.

image

Kendimizle eğlenirken. Kendimize şarkılar söyleriz, kızar eleştiririz, pohpohlarız, şımartırız. Kendimizle başka insanlarla yaşadığımız gibi bir ilişkimiz olduğunu anlamak, başkalarıyla da doğru iletişim kurabilmek adına önemli bir adım.

image

İnsan işe kendini sevmekten , saymaktan başlamamışsa dış dünyaya alışıp sevmesini, saymasını beklemek oldukça anlamsız olurdu.

Kendimizin iç mutluluğu adına neler yapıyoruz bir gözden geçirmek lazım. Sevdiğimiz şekilde giyiniyor, ilgimizi çeken insanlarla vakit geçiriyor, hoşlandığımız etkinliklere katılıyor, arkadaş ediniyor, aşık oluyor, yeni hayatlar kuruyoruz. Bütün bu saydıklarımın dışında insanların kendi için yaptığı bir çok alışkanlıkları, tercihleri doğrultusunda davranışları var.

image

Kendi ile ilişkisi bozuk olan insanlar, zamanla hayatın gerçekliğinden ve güzel pozitif yanlarından kaçar hale geldiği için mutsuzluk ile mücadele vermeye başlıyor. Yaşamıyor. Sürekli savaş halinde mücadele ediyorlar.

Yüzündeki ifadeye, vücut dili de eşlik edince, içten gelen o manasız ben merkezci savunma mekanizması yüzünden yalnız kalıp, yalnız olmayanlara karşı düşmanlık besleyebiliyorlar.

image

Bir adam ya da kadın insan cinsinin en görkemli görünüşüne sahip olabilir, hayatı mutlu sürdürebilmesi için o görüntünün içinden etrafa yaydığı koku ve karşısındaki aynaya yansıttığı görüntü onun insani ölçülerini anlaşılır hale getirir.

Yansıttıklarına göre yaşar insan. Aynada kafanızın öne eğildiğini görmek istiyorsanız öne eğersiniz. Aynanın sizi öpmesini istiyorsanız aynayı öpersiniz. Ne verirseniz onu alırsınız. Neyi içten içe planlar, neyi gizler, neyi dilerseniz onu yaşarsınız. Kelimelerinizden önce vücudunuz davranışlarınızla konuşur. Karşı tarafta ne yansıması görmek istediğiniz konusunda işaretler gönderirsiniz. İçinizdeki iyiliği saklamadığınız gibi aslında farkında olmadan kötü hislerin pis kokusunu da gizleyemezsiniz. Kendiniz de karşılaştığınızda emin olun gözden kaçırmaz, hemen gerçeği anlarsınız. Yapmanız gereken gerçekten doğruyu anlamaya çabalamak.

image

İnsan dilediğini elde etmek için önce kendisinden bunu istemeli. Sahip olmayı istemeli. Gerçeklerden uzaklaşmadan, neyi nasıl yapması gerektiği konusunda kendi içinde uzlaşmalı.

Edinilmiş alışkanlıklar, ögretilmiş metodlar ile değil; kendi için gerçekten istediklerine uygun olarak zihniyle uzlaşmalı ve iş birliği yapmalı. Kendi içinde savaş halinde olmak, iç sesini bastırmaya çalışmak yorucu olacağı gibi ne kendine ne de etrafındaki canlılara bir fayda sağlamayacaktır.

image

Zaman hepimiz için kısıtlı ve ne zaman sonlanacaği hakkında da hiç birimizin bilgisi yok öyle değil mi? Öyleyse elimizdeki her anı hayattan zevk aldığımız bir kalıba neden sığdırmayalım? Hayatımıza eşlik etmesini istemediğimiz birileri ile sırf uydurulmuş bahaneler, başkalarına göre değerler, doğrular yüzünden neden katlanmak ve bu durumun yükü altında ezilmek zorunda kalalım?

image

Zaman kaybı yapma lüksümüz yok. Her sabah kendimizle iyi geçinmeye başlayacağımız bir güne uyanmayı planlamak ile başlayalım değişime. Biz değiştiķçe etrafa yayılan enerjimiz ile aynadaki yansımamız tam da dişimize göre olacak. Hayattan korkmayın.Terkedilmekten, acı çekmekten, incinmekten korktuğu için aşktan kaçan kadın, adam sana sesleniyorum. Sana ne yansısın istiyorsan onu yansitabilmenin yollarını öğren. Söz, mutsuz olmayacaksın. Hadi programla kendini. Önce sahip oldukların için teşekkür et sonra olması gerekenler için dua et ve kendini bu olması gerekenler için yönlendir.

Sınır sensin. Değiş ki dünyan değişsin. Değişmesini beklediğin hayat birden biter sen beklediklerin yüzünden kaçırdıklarına pişman olursun. Silkelen. Hayattasın ve başka bir perde yok. Az sonra oyun bitecek herkes dağılacak. Göster hünerlerini hayat şölene dönüşsün.

Aşk ile kal…

image

Kirpiklerim aralandıkça algılarıma dolan yeni günün mucizeleri için şükür ediyorum. Ruhumu kıpırdatan güneşin belli ki bugün bir bildiği var. Telaş içinde kalbim.

Gözlerimden içime akan her neyse, güle oynaya benliğime yerleşiyor. Henüz ona dokunmayan ellerim de telaşlı ve heyecan içinde. Göğe yükselip vücudumu esnetirken kollarım, ellerim yakın zamanda nadide bir varlığın mükemmel kokulu bedenine dokunacağını biliyor olmaktan keyif alıyor.

image

Dudaklarım sabahın erken saatlerinde beni melodisiz eksik öğrendiğim şarkı sözleriyle mest etmeyi başardı. Mest etmeyi geçtim odanın heryerinde coşkuyla dans etmeme sebep oluyor.

image

Daha şık giyinmek, hiç olmadığım kadar güzel kokmak, bakımlı görünmek istiyorum. Sen hiç üzerine alınma. Hiç biri senin sayende yaşanmıyor. Bu saf aşkın sureti. Aşk içimden dışarı fışkırıyor.

Aşkın gelmesini dilemekle başladı herşey ve işte tam da burada içimdesin bu sabah. Bir çift derin göz, ihtişamlı bir gülümseme, nezaket kokan cümleler, iç gıcıklayıcı bir zeka ile çaldı kapımı aşk ve hiç tereddüt etmeden buyur ettim en yalın evime.

image

Sen hiç üstüne alınma öyle, böbürlenme aynadaki görüntün,  sırtında taşıdıkların aklında yaşattıklarınla. Aşk diledim diye aşksın sen. Elle tutulur, gözle görülür halisin.

Nasıl olsa bir kaç zaman içerisinde görüntün solgunlasacak. Benliğim üzerine yeni yakıştırmalar yapacak adın değişecek. Sevgili, eş , eski eş ya da eski sevgili, belkide fiziksel varlığınla eşlik etmeye devam edeceksin. Ben seni hala aşkın görüntüsü olarak görüp kabullenecek miyim bilmiyorum. Sen adının yanında  aşkın adını da taşımayı sürdürebilecek misin?

Hayallerimin, planlarımın içinde bulunacaksın her zaman. İstediğim için mi varlığın sürecek, alıştığım için mi var olacaksın bilemiyorum.

image

Aşkın adıyla geldin, aşkla kal. Hoşgeldin.